Anne Sen Bana Ne Yaptın?



Narsist bir anneye sahip olmak tam olarak anlatılmaz yaşanır bir durum. Anlattıklarım/anlatacaklarım size abartılmış gelebilir. Daha önce de söylediğim gibi beni ayıplayabilir, kınayabilir, nankörlükle suçlayabilirsiniz. Çocuk değilim. Genç denecek yaşta da sayılmam. Yani aklımın iki karış olması ile alakası yok bu hissettiklerimin. Siz yaşamasanız da, görmemiş, deneyimlememiş, çevrenizde şahit olmasanız da bu dünyada kötü anneler de var. Benimki narsist olma özelliği ile anneliğin gereklerini yerine getiremeyengillerden. 

Mesela çocukluğuma dair hiç güzel bir an hatırlamıyorum anneme dair. Hayır çok unutkan olduğumdan değil. Bizim çekirdek ailemizde öyle sevgi gösterme, sarılma, kucaklama, öpme gibi temel ihtiyaçlar pek karşılanmazdı. Bir bireyin bütün hayatını etkileyecek özelliklerinin birçoğunu aileyi kopyalayarak öğrendiğini düşünürsek bu durum tabii ki bana da yansıdı. Neyse ki şanslıyım, dikkatliyim ya da ne derseniz ondanım da bazı şeyleri yanlış yaptığımı 20'li yaşlarımın başında anladım ve kendime yeni bir yol çizdim. Sevgi göstermek o kadar da kötü bir şey değildi! Annem ve onun gölgesinde kalan babam bana sevgi göstermeyi öğretmediler. Duyguları göstermenin bana zarar vereceğine inanırdım.Çocukluk çağımızdaki ufacık tefecik birçok şey aslında ne kadar önemliymiş 30'larıma merdiven dayayınca anladım.

Anneniz siz okula giderken kalkıp kahvaltınızı hazırlayıp başınızda bekleyip o son lokmayı yemeniz için ısrar ettiyse emin olun şanslısınız. Benim hikayemde olay daha çok şöyle gelişirdi: Annem kalkar kahvaltılıkları masaya çıkarır, çay demlenecekse demlenir ve biz daha kahvaltı etmeden o yatmış olur. İyi ihtimalde ise bizi geçirir ama elbette burada sarılma/öpme, güzel dileklerde bulunma gibi manevi ihtiyaçların karşılanması söz konusu değil. Bu size çok basit bir sorun gibi gelebilir. Hatta bu da dert mi şimdi, insanlar nelerle uğraşıyorlar diyebilirsiniz. Ama o iş öyle olmuyor işte. Ben çocuktum ve benim bakıma ihtiyacım vardı anne!

Sonra ortaokul-lise yıllarımda annemle kavgalarımızda büyük ahlarını almışlığım vardır. Ergendim ya sonuçta. Fakat annem sürekli benimle yarışırdı. Hep böyle hissederdim. Freud'a selam mı çaksam, kendime mi dönüp baksam, annemin beni günah keçisi ilan etmesine mi bağlasam bilemiyorum. Ama hani anne olgunluğu vardır ya, hah işte o yoktu benim annemde. 50'leri bitecek hala yok o ayrı... (Bu konuya birazdan değineceğim.) Oldum olası annemle anlaşabildiğimi hatırlamıyorum zaten. O dönemlerde devamlı olarak annemin 'sen beni beğenmiyorsun, sen beni beğenmiyorsun' diye kavgalarımızı başka boyuta taşımasını hatırlıyorum çok çok net bir şekilde. Önceleri bu sözler beni inanılmaz üzer, içimi tarif edemediğim kötü hislerle doldururdu. Kendimi kötü biri olarak görür, büyük bir hata yapmış gibi hissederdim. Oysa yoktu ortada böyle bir durum. Her ailede karşılaşabileceğiniz anne-kız tartışmalarıydı. Ama annem zaman zaman ağlamaları ile süslediği 'sen beni beğenmiyorsun'larla ortada hiç bir şey yokken kendimi suçlu hissettirirdi bana.

Mesela hafızalarıma kazınan ahlardan bir tanesi şuydu: 'İnşallah senin de çocuğun olur, bana yaptıklarının aynısını sana yapar o zaman anlarsın.' Bu cümle ağızlardan ilk çıktığında 13 yaşında falanım bu arada. O yaştaki bir çocuk olarak hatırlamadığım ne yaptıysam artık anneme... Düşünüyorum bu sözü duyacak ne yapmış olabilirim diye? Fikri olan var mı?

Annem temel bakım ihtiyaçlarımı karşılamamayı o kadar abartmıştı ki, bu şekilde bizi hayata hazırladığını düşünürdü. Ona göre bir çocuğun kendi yemeğini kendi hazırlaması, kendi ihtiyaçlarını kendi görmesi hayata hazırlamaktı, onları güçlü yetiştirecekti, kimseye muhtaç olmamalarını sağlamaktı! Nitekim başardı. Bundan 1-2 sene öncesine kadar, hayat benim için bir survivor adasıydı. Beynimde sürekli kendimi kimseye ezdirmemeliyim, güçlü olmalıyım, kendi ayaklarım üzerinde durmalıyım diye diye amazon kadınına döndüm. Aman ne şahane... Bu durum benim duygusal ilişkilerimden tutun, arkadaşlıklarıma kadar bütün hayat görüşüme yansımıştı. Asla alttan almak nedir bilmezdim. Her şeyi kendime bir tehdit gibi görürdüm. Hep kalkanlarım hazırdı. Hiç kimse içimi, ne hissettiğimi bilmezdi. Kendim çok açmazdım. Çünkü ben güçlü olmalıydım! Nitekim ben de sevmeyi çok geç öğrenebildim. Biraz daha farkındalığımın olması hayattaki tek avantajımdı sanırım. Çünkü kendi kendimi inceleyebiliyordum. Sürekli kendini koruma içgüdüsünün ne kadar saçma olduğunu düşündüğüm zamanlar oluyordu. Hayat bu olmamalıydı! Yani herkes bana zarar vermek istiyor olamazdı. Ya da en kötü ihtimalde dahi, hadi bana zarar vermek istesinler bundan korunmanın yolu iyilikleri, güzel dostlukları, aşkları, yakınlıkları da es geçmek olmamalıydı.

Annemin bir önceki maddeyle ilişkili olarak mesela çocuklarını el bebek gül bebek yetiştirenleri de içten içe kınardı. Yukarıdan bakardı. Çünkü ona göre bilmem kaç yaşına gelmiş birisinin okuldan gelince yemeğini annesi hazırlamamalıydı. Bravo anne! Müthişsin! Sen, biz okuldan gelince yemek hazırlamadın bak tüm insanlığa fark attık(!) ALKIŞ.

Bir doğum günümde annemin aldığı bir hediye ile bu survivor M. durumunu şimdilik noktalamak istiyorum. Daha o gün (yaş 13-14 falan) hediyede bir abukluk olduğunu düşünmüştüm. Bir pano almıştı annem. Panoda şu yazıyordu: 'Düş, Kırıl, Öl, Fakat Eğilme'. Olayın ciddiyetini umarım anlatabilmişimdir. 13-14 yaşındaki bir çocuğa neden böyle bir hediye? Neden düşsün, kırılsın  ve hatta abartıp ölsün o yaştaki çocuk? Neden eğilmesin?

Ve gelelim benim en çok dikkatimi çekenlerden birine. Annem biz bizeyken varlığımın farkında olmazdı. Bundan kastım az önce belirttiğim sevgi gösterme durumları yoktu. Ama etrafta başkaları varken sanki annemin içinden bir başka anne çıkıveriyordu. İlgili alakalı, sevip sayan, bunu da gösteren, başarılarımla övünen... Arkadaşlarım anneme bayılırlardı. Çünkü onlar varken süper ilgili, sevimli, şen şakrak, canlı bir anne oluveriyordu. Bana yaptığından çok daha iyisini onlara yapıyordu. Sanki hayatta mühim olan onları mutlu etmesiydi. Oysa onlara gösterdiği ilgi alakanın, bakım ve sevginin dörtte biri bana yeterdi.

Şu anki ruh halimde bir çırpıda hatırlayabildiklerim bunlar. Dahası var! Sonraki yazılarda.


Yorumlar

  1. ben hayatım boyunca yaşadığım ve hissettiğim suçluluk, mutsuzluk hallerinin tespitini daha çok yeni yapabilmiş durumdayım, gittiğim 3. terapist sayesinde. kavramlar, durumlar içimi inanılmaz acıtıyor. şimdi kucağımda kocaman bir acı var ve ben onu küçülterek mutlu nasıl yaşanır kavramını bulma tecrübesi yaşayacağım:(

    YanıtlaSil
  2. Sizi cok iyi anliyorum.. Ben de ayni seyleri yasadim. Su an negatif duygularimdan kurtulmak icin calisiyorum
    Sevgiler

    YanıtlaSil
  3. Sizi cok iyi anliyorum.. Ben de ayni seyleri yasadim. Su an negatif duygularimdan kurtulmak icin calisiyorum
    Sevgiler

    YanıtlaSil
  4. Sizin durumunuzu çok iyi anlıyorum. Şu anda bu sorunla nasıl mücadele ediyorsunuz?

    YanıtlaSil
  5. Birebir aynısı olmasa bile aynı şeyleri bende yaşadım nihayet aydınlamak üzereyim acı veriyor ki bende annm de babam da narsist ikisinin arasında kaldım hep bi yanda annen bi yanda babam bunların savaşı kim haklı kızım söyle bakalım oldu hep bana karşı çocukları taraf seçmeye itmek nasıl bi kafadır hala anlamıyorm bu narsistler hep haklılık peşinde dikkat edin ve farkettim ki arkadaş çevremi de hep narsistlerden yana seçmişm çok garip.demek ki bildiğim tek ilişki kurma biçimi buymuş çocukluktan beri öğrendiğim ilişki biçimi buymuş.uzak durmak gerek ve egomuzu güçlendirmemiz gerek narsiste karşı.

    YanıtlaSil
  6. Hayattan bezdirir bunlar Uzak durmaya çalışsan da kaçamazsın

    YanıtlaSil
  7. Kendinizi sevin herşeyin altından kalkabilirsiniz diycem ama sadece kendimiz bazen yetmiyor

    YanıtlaSil
  8. eğer ebeveyniniz sizi sürekli eleştiriyorsa, onunla paylaştıklarınızı başkalarına anlatıyorsa, sizi yönetmekten korkunç zevk alıyor ama bunu çok başarılı hissettirmeden yapıyorsa, sizin aldığınız giysi ya da şeylerden kendine de aynısını hemen gidip alıyorsa, başarınızı paranızı kıskanıyorsa, sizi sürekli akrabalara arkadaşlarına kötülüyorsa, en mühimi de size saygısı yoksa lütfen lütfen lütfen kişiyle tüm irtibatınızı kesin. evinizi kesinlikle ayırın. ama bunu evlilikle kaçarak değil başka yol bularak kendi evinizde yaşayın! sevdiğiniz güvenli bir seçim yaparak, sevdiğiniz şeyi bularak ve einstein'in dediği gibi bir kişiye ya da eşyaya değil bir amaca bağlanarak hayata tekrar başlayabilirsiniz. Narsist kişiyle yaşanılan her gün her saat her dakika sizin için kayıptır, bu sizi yutan dev bataklıktan çıkıp ebeveyniniz size saygı duymuyor size değer vermiyorsa ve sizi sevmese de sizin kendinize duyduğunuz ÖZSEVGİyi siz kendinize vermeye başladığınızda ciddi söylüyorum evrim geçireceksiniz, özsevgi öyle KUVVETLİ bir ŞİFA ki tarifi mümkün olmayan muhteşem bir ŞİFACIDIR. ÖZSAYGI konusu ÖZSEVGİ ÖZDEĞER konularının temelinde yatıyor. ''Nil Gün,Saim Koç-Özsaygı'' adlı kitabını tavsiye ederim. Bu kitap paçamızı narsistlerden kurtarıcı, yol göstericidir!İkinci kitap tavsiyem ise zararlı ebeveyn konusuna gerçek bir hayat hikayesi ve nasıl iyileştirildiği hakkında yazılmış diğer bir kitap olan Metin Hara-Yol adlı kitapta bu baba kız hikayesini okuduğumda çözüm yoluna karşı çıkmıştım. Direndim. Hayır o babasıdır acı çekmeliydi diye düşünmüştüm Ama maalesef 3 sene sonra gerçekleri algılayabildim ve kitaptaki çözümü kabul ettim çünkü 3 sene evvel Özsaygım yerlerde sürünüyormuş, kendimden nefret ediyormuşum ve şimdi dirildim yenilendim kendime duyduğum sevgim çok çok daha fazla! Üçüncü olarak da Stefano D'Anna nın Tanrılar Okulu adlı kitabı da düşlerimizi özgürlüğümüzü ve sadece kendimizi sevebileceğimizi harikulade aydınlatıcı şekilde yazılmıştır. tanrılar okulundan alıntı ile yazımı tamamlıyorum.

    Çocukken, neşe içinde, tam olmanın, bütünlük içinde olmanın hissiyle uyanırdık. Eksik olan hiçbir şey yoktu. Yetişkinler, bedenlerindeki o coşkun heyecanı çoktan unuttular…ancak kendinizi yeniden sevmeye başlarsanız, teninizin altında titreşen, heyecan veren o tatlı ürpertiyi yeniden hissedebilirsiniz. Bir lider, herhangi bir karar vermeden, bir harekette bulunmadan önce bu fiziksel işareti beklemesi gerektiğini bilir.
    Kendini Sev
    Çözüm: kendinizi içinizde, hiç durmaksızın sevmeniz. Bunun anlamı varlığınızın en gerçek bölümü ile sürekli temas halinde olmanızdır. Bunun anlamı bir çeşit zafer, zerafet ve anlayış haline erişmeniz, onu yaşamanızdır. Bu; saf, masum olma halidir. Masumiyet ( innocence ) kelimesinin kökeni Latince’de ‘zarar vermeyen’ ( non-nocere = not-to hurt ) anlamına gelen ‘innocent’ kelimesinden gelir. Böylelikle ‘masum’ ( innocent ) kelimesi gerçek anlamında, kendisine zarar vermeyen, kendisini dünyanın en sevilen uğraşı haline gelmiş olan kendi kendini baltalama eylemine adamamış bir insanın niteliklerini betimler.
    Görünen o ki, hazırlıksız insanlar için kendini özünde sevmek, diğer tüm sıradan insanların içinde yaşadığı kaygı ve daimi kargaşa durumuna kıyasla hiçbir şeyin ve heyecanın olmadığı can sıkıcı bir durumdur. Ancak, içinde kendisine karşı berrak ve net bir sevgi besleyen bir insan için herşey tam zamanında gerçekleşmektedir ve hatta dünyanın bu karmaşası – herşeyin görünürdeki isyankar ve birlik oluşturmaktan kaçınan o anarşik hali – bile onun gözünde daha yüksek bir bütünlük seviyesine doğru ilerleyen bir birleşme hareketi olarak belirir. Stefano D'Anna ya saygılarımla...

    YanıtlaSil
  9. Ben iki hafta önce caktim annemin narsist oldugunu. Google a "anne taraf tutma" diye bisey yazdim ve hayatimda bicok erkek arkadasim narcist oldugundan, bilgiliyim fakat soruya pat diye cevap narsist diye cikinca krize girdim, okuyamadim, telefonu attim elimden, aglamaya basladim icerde, komsular duymasin diye ciktim evden, bindim arabaya, yol ortasinda kac kere durmak zorunda kaldim kustum aglamaktan..
    Ertesi gun aradiginda ben sana inanmiyorum artik, ne dersem yetistiriyorsun kizina dedim. Kucuklugumden beri beni hic sayip, ablamin yaninda durdu. Kulumdan cikarip onun pesinden tasindik...
    Her neyse, hayatimin icine ettiler ikisi, gec de olsa ikisinin davranislarinin sebebini anladim. Simdi nasil kurtulucam nasil becericem, beni aradiginda ona hicbir bilgi vermemeyi...

    YanıtlaSil
  10. Bütün bu yazdıklarınızın aynısını hatta parantez içlerindeki yaşlar dahil sonda olan arkadaşlarımın anneme karşı tutumuna kadar a'dan z'ye herşeyimiz aynı.. inanılmaz ama gerçek. Googlea kötü bir anneye sahip olmak yazdım aynı duyguları paylaşıp gözleri dolanların yorumlarını okumak istedim.. sizinle kesinlikle tanışmak istiyorum bana lütfen dönüş yapın ruh ikizimi kader arkadaşımı bulmuşum :)

    YanıtlaSil
  11. Merhaba bende şuan annem moralimi bozduğu için yazdım. Size şöyle söyleyeyim benimkide sizinkine benziyor. Yalnız ben ilkokuldayken kahvaltı vermezdi. Akşam yemeği olarak kahvaltılık yerdik o yüzden çoğu zaman babam yemekleri yapardı. Beni hep birileriyle kıyaslandı. İnsanlara, akrabalarına karşı hep kötülemeye çalıştı. Kötüledi demiyorum çünkü herkes onun bana nasıl davrandığını biliyordu. Bir arkadaşım var hep dertlerimle başını şişirdiğim. Ona derim ki üvey annem olsaydı kim bilir bu kadar koymazdı ama öz annen yapınca çok koyuyor. Bide ne biliyor musunuz benim annemin şöyle bir huyu var. Yapar eder sonra da çok pişmanım bir daha yapmayacağım. Beyaz bir sayfa açalım falan filan ama en fazla on dakika sonra eski haline dönmesi kendi sözüne bile sahip çıkmamasıu, kısacası bir dediği iki dediğini tutmuyor. Daha çok şey var yazmakla bitmez. Acaba diyelim ki Allah bizi sınıyor. Peki nereye kadar dayanabileceğimizi, ne zaman pes edeceğimizi mi merak ediyor.

    YanıtlaSil
  12. merhaba uzun süredir bu konu üzerine çalışıyorum. yaşadığım duygusal problemlerin complex ptsd olduğunu öğrendim. Psiokterapi, EMDR terapiden memnun kaldım. bu süreçte bana meditasyon, olumlamalar, resim yapmak ve yazı yazmak iyi geldi. Herkese iyi şanslar ve güzellikler diliyorum.

    peyleşmak istediğim az önce yazdığım;

    içimden geçen anneler günü şiiri:

    zurnanın zırt dediği yerdeyim
    savaşmaksa savaşmak kabul
    ama sanma ki savaşım seninle
    artık sadece iyi olmak için savaşacağım.

    seni ta içimden
    göbek bağımdan kesip atmaktayım.
    rüyalarım haber verdi özgürlüğümü.
    sanma ki sen her zamanki oyunlarını oynarsan
    kurban ama en kurban sen olabilirsen
    bir gün kendimden vazgeçip
    kendimi sana adayacağım.

    sevgin, ilgin, arada bir başkalarının yanındaki yakınlığın
    on yaşında bile aldanmıyordum
    bu yaşta kanmam yalanlarına
    gözüne baktığımda kırıntısını bile görmediğim şefkati
    aramaktan vazgeçtim
    seninle artık muhattap olmuyorum

    ne yaparsan yap kurban duygularınla
    istifayı bastım artık ben ilgilenmiyorum ruhsal dalgalanmaların,
    hayallerin, beklentilerin ve hayal kırıklıklarınla…

    suç işlememiş bir mahkumdum
    hem de cezam müebbet.
    tek yanlışı senden doğmuş olmak
    bedeli ömür boyu kölelik
    fiziksel duygusal zihinsel istismar.

    bana kalan çalınmış bir çocukluk, kabul görmemiş bir benlik,
    bastırılmış duygular
    yitik bir özgüven ve acımasız bir içses
    en büyük hediyen
    kronik depresyon ve
    bitmek bilmeyen duygusal dalgalanmalar

    biliyorum şimdi evdesin yine bana kırgın
    bozuk, tripli, istediği ilgiyi görememiş,
    memnuniyetsiz özür bekleyen…
    peşindesin biriktirdiğim gücün
    ama artık yemezler
    artık surat ifadeni okumak için canı pahasına çabalayan küçük çocuk değilim
    yıllardır yüzlerce kez tekrarladın
    numaraların artık baydı
    seyircisi yok tek kişilik şovunun
    ağlak ve muğlak
    drama bağımlısı ve entrikalı
    izlediğin türk dizilerindeki gibi kafanın içi
    sen beni, benim hayatımı kontrol etmeye çalışmayı bıraksan da bırakmasan da
    istifa ediyorum rolümden
    oynamıyorum artık
    bozuyorum bilmeden yaptığım anlaşmayı

    cehenneme kadar yolu var tüm sahte kutsallıkların
    bunca yıldır oynattığın kuklanın ipleri çözüldü
    bunca yıl bağladığın görünmez prangaları kendim çıkartıyorum

    veda ediyorum zorunlu sevimliliklere,
    adını telefonda görmenin getirdiği strese
    umutsuzca uyanılan sabahlara
    kendimden feda etmediğim parçaların, enerjimin, bilincimin ve zamanımın yarattığı vicdan azabına
    kendimi her seçişimde hesap vermeye son!
    daimi suçluluğa elveda
    baybay “bugün annen için ne yaptın? “ diye kontrol eden iç ses

    merhaba bilinmezlik ve korku
    merhaba arada bir kendini hatırlatmasalar unuttuğum özgür duygular
    merhaba kendi bildiğini okumak sonunda tanıştığımıza memnun oldum
    merhaba kırık çarpık benliğim
    merhaba temalarım merhaba
    merhaba yaralarım
    bundan sonra size iyi davranacağım
    sizi zayıflık olarak görmeyi bırakacağım (aynı onun gibi)
    sizi artık savaş yaralarım olarak anacağım
    iyileşeceksiniz
    eminim iz bırakacak
    ama dönüş yok şu andan itibaren
    bir gün olmam gereken kişiye doğru zorlu yolculuğuma başlayacağım

    evet merhaba farkındalık
    teşekkür ederim bu blog, melike (i feel you sister), teşekkür ederim benden önce bu yola girip paylaşan, yolu gösteren cesur insanlar,
    teşekkür ederim yanımdaki sabırlı ve iyi insanlar, teşekkür ederim burada bir terslik var diyerek bu işin peşini bırakmayan cılız ve korkak iç sesim, teşekkür ederim aşk, teşekkür ederim bana sevmeyi öğreten tatlı köpeğim, teşekkür ederim bu dünyaya gelirken bana bu rollercoasterı seçen şakacı ruhum, teşekkür ederim müzik, teşekkür ederim depresyon, kabul etmesi zor olsa da canavarın adını koydum, teşekkür ederim şüphelerim son buldu.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Merhaba , Şiirinizi okurken sanki kendi iç sesim konuşuyormuş gibi geldi. O kadar tanıdık ki. Ben de size teşekkür etmek istedim hissettiklerimi bu kadar güzel ifade ettiğiniz için.

      Sil
    2. şiiriniz çok güzel, sanki içime dokundu. incelikle ifade etmişsiniz tahribatımızı. umarım bu yaraları yamayacak gücü kendimde bulabilirim...

      Sil
    3. Harika bi şiir aynı benim hissettiklerim..narsist bir anne babanın çocuğu olmak o kadar zor ki..böyle insanlar hiç evlenmemeli..zaten kendilerine aşık ve hayranlar..hayatımı boka çevirdiler

      Sil
  13. :) annem kahvaltı hazırlamaya bile deger görmedi bizi de babamı da.. annemin nrsitliği babamın sessizliği ile 32 yasında 2 cocuk annesi bir hiç gibi hissediyorum. aylar süren küskünlükler, hemen kardeslerine tasınan aile içi sırlar, herbirinde küsülecek birsey olan bayram ve düğünler.. hiç bir basarı ile ttmin edemedik annemizi.. üni. de burs ile okudum bursumun yamadıgı bazı aylar olurdu staj zamanı, 3 öğün yemege yetmeyen bursla dönemi geciren ama stajda farklı bir sehirde bes parasız bırakılan bir kızım ben.. biz burs yada çalışma yolu ile kendimize hijyenik ped alana kadar annemiz bize o birkaç liralık pedi bile cok görmüş, bez ile adet dönemi gecirmis kızlar olarak kendi pedimizi labilir hale gelince annemiz de ped kullnmaya baslamıstır :P
    beni cok üzdügünü bile bile esime bile benim babamın ilk hanımından oldugumu şaka amaçlı söyleyerek beni paramparça eden bir anne..(gercekte bildigim annem babamın tek ve ilk esi, 2. bir es durumu yokmus, öyle diyorlar.) mezuniyet törenime annemin kırk yılda bir görüştüğü amcasının ve esinin gelmesini cok da istemedigim için bana küsen ve mezuniyetime katılmayan bir anne.. evlilik vs. ilişkilerimde yaptıgı rencide edici tavırlar.. daha neler neler.. intihar düşüncesinin bende nedeni annemin bizi degersiz bir sekilde yetistirmesidir.. ama annemin yaptıgı tahribati telafi edecek inanca sahib oldugumu düşünüyorum. İnşaAllah..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bende narsist bir annen ve babanın kızıyım..45 yaşındayım hala problemlerimi çözebilmiş değilim..hayatımı bok ettiler ikisinden de nefret ediyorum..beni hayat karşısında en zor zamanlarımda yapayanlız bıraktılar..

      Sil
  14. Merhabalar.. Sayfaya annemle ilgili sıkıntılarımın nedenini ararken tesadüfen girdim. Aynı sorunları defalarca kez yaşamış biriyim. Hiç bir zaman nedenini bir türlü anlayamamışımdır, annemin beni sürekli evde görmezden gelişini, yüzüme bakmayışını, beni hiç bir zaman karşısına alıp sohbet etmeyişini. Yıllarca sürekli kendimi suçlayıp durdum. Naptım acaba yine buna mı kızdı şuna mı kızdı nedenini anlamaya çalıştım. Zaten kendisi hiç bir zaman nedenini açıklama zahmetinde bulunmadı. Defalarca kez sebebini bilmediğim halde özür diledim onunla konuşmak istediğimi bana sıcak samimi bi arkadaş gibi davranmasına istiyacım olduğunu söyledim. Bazen beni anlamaya çalıştı değişecem dedi, bazende durum daha da karmaşık bir hal aldı. Beni nedensizce kendisine düşman olarak görmesini bir türlü anlamış değilim. Bu hali benide kendisine karşı aşırı öfkeyle dolduruyor. Etradımdakilere bu olayı anlattığım da kesinlikle annemi tanıyan kimse bu duruma inanmıyor çünkü başkalarının yanında asla böyle değil. Sadece derdi benimle mı bu kadının anlamıyorum. Sürekli benimle ilgili olan herşeyden arkadaş çevremden okulumdan hayatımdan hoşnutsuz. Hayatımda kesinlikle birisinin olmasını istemiyor. Şuanda üç yıllık bi ilişkin var ve bunu annemden gizli yaşamak zorundayım. Ne bir aşk acıma ne bir sevincime ortak olmuşluğu var. Bunlar yetmezmiş gibi beni de sevgi yoksunu büyüttüğü için sevgiye şefkate aç bi insanım. Etrafımda beni seven insanlara nasıl davranmam gerektiğini bilemiyorum bazen. Nasıl sevilir bi insan bilemiyorum ama Allahıma şükür beni gerçekten seven anlayış gösteren biri var hayatımda..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok şsnslısın seni seven birisine denk geldiysen..45 yaşıma geldim,narsist bir anne ve babanın kızı olarak hayatımı bok ettiler..insanlarla ilişkilerim bok gibi..en ufak bi sevgi gösterene yapışıyorum..kendimi kabul ettirebilmek adına deli gibi fedakarlıklar yapıp sonra krndimi kullanılmış hissedip kendimi aniden geri çekiyorum..ortası yok..bütün dengemi bozdular..ikisinden de nefret ediyorum

      Sil
  15. Size kendinizi sürekli değersiz hissettiren, sizi sevdiğini asla dokunarak, sarılarak, konuşarak, öperek değilde; sizinle sürekli tartışarak, olumsuz yanlarınızı yüzünüze vurararak ,sevdiğini gösteren bi kişiyle yaşasanız ve bu kişiyi eşiniz olmalı seçme şansınız olmasa; bu kişi sizin anneniz olsa.
    En çok ihtiyacınız olan anda anneniz yanı dibinizde olsa ama ona dokunamayacsak sarılamayacak kadar uzak hissetseniz.
    Size sürekli dargın olsa, küs olsa, sizi konuşmaya dertleşmeye bile değer görmese, sizi sürekli görmezden gelse.
    Doyasıya öpüp koklayamasanız.ihtiyaç duyduğunuzda koşup danışamasanız.
    Sizde sürekli annenizi üzdüğünüz için kendinizi suçlayacak sebepler arasanız.
    Ve bu durumu ailede yaşayan sadece anneniz ve siz olsanız ne hissedersiniz? Evet böyle anlatınca ve bu olayları yaşamayınca bi annenin böyle davranabileceği ve hatta böyle davransa bile 20 yaşına gelmiş bi kızın anne sevgisine hala bu kadar aç olabilceğini anlamak çok güç olmalı ama öyle.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ben 45 yaşındayım inan hala annemle olan sorunlarımı çözebilmiş değiliz..4 kız kardeşiz ve annem hepimizi ziyan etti..bi ablam 30 yıldır ilaç kullanıyo,evin altın çocuğu erkek kardeşim..narsist anne babanın çocugu olarak keşke bebekken ölseymişim diyorum..belki bi kız evlat acısı çekselerdi diğer kızlarına çok daha iyi davranırlardı.ikisinden de nefret ediyorum ama annemden çok daha fazla

      Sil
  16. yaşayan bilir çook zor. eleştiri kabul etmez , sorunlar çözülmez. ARADA KALMIŞLIKTAN , ÇIKIŞ BULAMAMAKTAN TÜKENİRSİNİZ. Anne de olsa sanırım narsistler için tek çözüm ona böyle davranamayacağını yoksa beni kaybetmek üzeresini vurgulamaktan geçiyor. başka yolu yok acımasız geliyor ama dediğim gibi yaşayan bilir . yaşam enerjinizi sömürür tükenirsiniz . bütün ergenliğiniz , gençliğiniz suçluluk duygusu içinde geçer . erişkin olduğunuzda biraz muhakeme yeteneğiniz varsa neyin ne olduğunu anlarsınız yoksa ya sizde onun gibi narsist ya da popüler tabirle ezik olursunuz. bi hayat böyle biter ruhunuz duymaz. ŞANSSIZLIK..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ben ezik oldum..6 ay benimle görüşmedi ama umuru değildi..yine ben gidip barıştım..nefret ediyorum ondan

      Sil
  17. Merhaba, narşist bir annenin kızı olarak blogunuzu henüz şans eseri keşfettim. Hala yazıyor musunuz bilmiyorum, fakat her biri içime dokundu..keşke devam ediyor olsanız.
    Size teşekkür etmeyi bir borç bilirim, insanın yalnız olmadığını bilmesi güzel bir his. Umarım şuan kendinizi daha çok geliştirmişsinizdir, çabalarınınız için de sizi takdir ediyorum.
    İyi günler dilerim.

    YanıtlaSil
  18. Ben yazarım ama bu sayfa yetmez yani:proman olur

    YanıtlaSil


  19. Duygularınızı paylaşıyorum bu durum dünyada yaşadığım en zor imtihan bu sınavı sadece Allah rızasını gözeterek annemden ilşkimi kesmeyerek ve ona maddi ve elimden geldiğince manevi görevlerimi yerine getirerek ikimizden biri bu dünyadan göçene kadar sabredeceğim
    Zaten yaş 50 ye dayandı çoğu gitti azı kaldı
    Şimdiye dek bişeyleri değiştirmek için beyhude uğraştım artık emniyetli bir mesafede ilişkiyi devam ettirme gayretindeyim annem ve kardeşlerim adeta farklı vücuttaki aynı ruh halinde.
    Ben bu tavrın temelinde kıskançlık olduğu kanaatindeyim ve korunmak için o duyguyu tahrik etmekten kaçınıyorum
    Allah hepimize yardım etsin
    Huzuruna çıktığımızda alnımızı açık eylesin çejtikkerimizi sevaba yazsın
    Annemizi de affetsin bizi doğurdu büyüttü neticede o da bir anne
    Not:5 vakit namazını kılan biri olarak burada çuvallamak istemen

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bu sadece bizim imtihanımız değil,karşımızdakinin de imtihanı..her şeye aklı eriyo evlatlarını da Allahın emaneti olarak görüp ona göre davrancaktı..45 yaşındayım annem 75 oldu yaşlandı hastalandı ama huylu huyundan vazgeçmiyo..sadece eskisi gibi gücü yetmiyo dövemiyo ama arada lafları ile terbiyesizlik yapıyo haksız yere..evin altın çocuğu wrkek kardeşim..evi yıkar döker yine de ona laf sölenmez..bütün imkanlar ona seferber edilir..ona dua bize beddua edilir..evini temizleriz neden o eski ve kırık temizlik sopasını attık die beddua yeriz..içim nefret dolu

      Sil
  20. hayatım boyunca "hiç işin içinden çıkamadığım,sıkışmış gibi hissettiğim, çabuk kırılganlaştığım, korktuğum, endişelendiğim ve hayatı geri planda yaşama ihtiyacı hissettiğim" zamanlarım o kadar çok oldu ki..sürekli terapiler, ağır psikolojik ilaçlar, olmadı kişisel gelişim uzmanları yok bu da olmadı meditasyon reiki cart curt..işe yaramadı.çenem titremeye başlardı mesela durduramazdım. beni öyle görünce direkt hastaneye kaldırırlardı.ve peşinden devam eden terapiler.hep hatalarımdan kaynaklı sorunlar yaşadığımı ve bu yüzden atlatamadığımı zannedip terapiye giderdim ve kendimi doktorun karşısında kendi dertlerimi unutup sadece annemi anlatırken bulurdum.bir gün terapistim annem hakkında konuştuklarımı not almış ve annemi de odaya davet etmeyi teklif etmişti.ben de kabul ettim.doktorum aldığı bütün notları yani annem hakkında söylediklerimi çat çat çat anneme okumaya başladı yanımda.beni orada gömseler daha iyiydi diye düşünürken annem doktorumun her okuduğu cümlenin ilk satırında araya girip inkar etmeye, kendini haklı çıkarmaya çalışıyordu.doktorum ama siz daha benim cümleyi bitirmemi beklemeden hemen karşı atağa geçiyosunuz diye kızması da annemi durdurmuyordu. terapi bitip odadan çıkarken doktorumun"böyle bir kadınla yaşamak çok zordur" diyip elimi sıktığını ve bana acınası gözlerle baktığını hatırlıyorum.ben annemle 38 yaşına kadar aynı evde yaşadım.üç ay önce ayrı eve çıktım ve huzurun ne demek olduğunu yeni yeni anlıyorum.bu yaşıma kadar her sene nisan ayında benimle küser ve kasıma kadar konuşmaz.geçenlerde yıllardır haziranda olan doğumgünümü kutlamadığını söyledim ve bu sene geleneksel küsüşümüzü yaşamayalım lütfen de bir kere de kutla dedim. cevap kahkası oldu. bir gülücükle üstü örtülemeyen şeyler vardır.onun yüzünden evlenmedim mesela, hiç çocuk sevmedim hiç istemedim de çocuk sahibi olmayı.. kardeşim de öyle..ikimiz de kırka merdiven dayadık..narsistlik genetik bir şey.belki de annem gibi olmaktan korktuk. yaşadıklarımızı çocuklarımıza yaşatmaktan ..narsist annelerin çocuklarının farkındalıklarının ben de yüksek olduğunu düşünüyorum.o yüzden bu konuyu ne kadar çok irdeler araştırırsak o kadar kendimizi revize edeceğimize inanıyorum.benim de bir kitap tavsiyem olacak bu konuda. Boş Ayna - Dr.Karly McBride

    YanıtlaSil
  21. Ne kadar da benzesiyoruz ben şimdi 50 yaşındayım ve narsizm konulu bir araştırma yaparken farkettim annemin böyle olduğunu bebekken bakmamış anneannem e vermiş beni o da zor bir kadındı. Çaldıkları çocukluğumu yitirdiğim canım gençliğimi artık veremez bana....

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Tavsiye: Var Olan Annenin Yokluğu

Kendi kendine ebeveyn olmak - Özşefkat